Hancock‘ı Temmuz’da sıkıcı bir günde izledim, maksadım izleyip biraz kafamı boşaltmak ve eğlenmekti; fakat sinemadan daha da sıkılmış olarak çıktım. Hancock gerçekten de çok kötü bir film. Ben zaten Will Smith’e katlanabilen biri değilim, I, Robot ve I am Legend iğrenç derecesinde kötü uyarlamalardı (I, Robot‘taki Converse reklamını hala unutamadım, I am Legend üzerine ise bir şeyler yazmayı planlıyorum – bakalım) biraz daha geriye gidecek olursak da Men In Black, Wild Wild West, Independence Day, Bad Boys gibi filmler ve bunlarla yarışabilecek kadar kötü olduğunu düşündüğüm bir şarkıcılık kariyeri de var (Meyami’yi Türkiye’ye sağolsun Vil Simit getirdi). Bakınca esasında çok acı bir şekilde Will Smith’in Sci-Fi oyuncusu olduğuna dair bir izlenim oluşuyor, bu da yazık. Geçen hafta da Will Smith’in Captain America filminde başrol oynayacağı söylentisi çıktı, sonra da yalanlandı. Bir Afro-Amerikalı’nın Captain America rolü için uygun olduğunu düşünmüyor değilim, hoş da olabilir, her ne kadar Captain American’nın gücünü kazanma hikayesi ve bir II. Dünya Savaşı kahramanı oluşu bazı pürüzler çıkartacak olsa da, ama Will Smith’i yıllar boyu taytlar içinde Captain America olarak izlemek bir ceza gibi bir şey herhalde. Will Smith bana maalesef Emrah Ablak’ın “zenci”lerini çağrıştırıyor “yo!”

Ayağı büyük olanın filmleri çok kötü oluyormuş lan!

Ayağı büyük olanın filmleri çok kötü oluyormuş lan!

Hancock’a geri dönecek olursak, tekrarlamak gerek ki, Hancock rezil bir film. İkiye bölünmüş bir yapıya sahip, nispeten birinci yarısı da komik gözüken, daha tempolu ve daha ilgi çekici. Fragmana daha fazla parça vermiş bir kısım da denilebilir (son zamanlarda bu çoğu film ve fragmanları arasındaki ilişki için geçerli, fragmanlar uzun zamandır gerçeği eksik veren fragmanlar). İkinci kısım ise iğrenç mitolojik açıklamalar getiren, boşluklar ve saçmalıklarla dolu bir kısım – tek ilginç yanı fedakarlıkların sekse dönüşmüyor olması, muhtemelen bu filmi çekenler tarafından iyi bir şey adlediliyor, bilemiyorum. Dün ise ufak bir blog sefâsı yaparken, daha çok “right-wing” Amerikan film bloglarında gezinirken, filmin ilk kısmının muhteşem bir alegorik okumasını gördüm. Gene hiç dokunmadan linki vereyim, başka okumalar da var ama herhalde ne kapsamlı ve en iyi okuma bu:

http://kylesmithonline.com/?p=1333