Robinson Crusoe 389’da bu da böyle bir anımdır

Pazar sabahları İstiklal Caddesi gecenin uzantısı gibi boş ve üstünde tek tük karşınıza çıkan kişiler de polislerin çok iyi davranmadıklarından. Neyse geçtiğimiz pazar, gazete ve aylık dergi faslından sonra [ki bu dergi faslı da Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüne verilen tepkilerin tuhaflığı, yerel seçim ve sonrası ve şiddet, “çoluk çocuk” dinlemeden, üzerine şeyler okumak anlamına geliyordu; bir ayda ne kadar çok şey olmuş] Robinson Crusoe 389 adlı kitapçıya uğradım.

O erken vakitlerde dükkanda sadece yabancılar oluyor, ben de kitap karıştırırken aksanından Amerikalı olduğu anlaşılan biri kasaya Monstrosity of Christ [1][2] kitabının olup olmadığını sordu (kitap Zizek ve Milbank’ın uzun süredir süren teolojik polemiklerinin son meyvesi). Ben de o esnada gene Zizek’in Tarrying with the Negative kitabına bakıyor olduğumdan, çalışan bakması lazım olduğunu söyleyince “yok” deyiverdim.  Bunun üzerine Amerikalı beyimiz hemen yanıma gelip “kitabı nereden biliyorsun?” diye sordu, ben de eh meh diyip elimdeki kitabı gösterip “i like Zizek” tadında abuk bir şey dedim sanırım.Ben kitabın yeni çıktığını buraya gelene kadar biraz zaman geçeceğini falan söyledim. Bunun üzerine kendisi “ha o kitabı ben editledim, adım Creston Davis” dedi, adımı sordu el sıkıştık hemen ardından “nerede okuyorsun, hocaların komünist mi dedi?” diye soruverdi. Ben gene zar zor “ya Marxist eğilimli olabilirler, yani post-Marxist olabilirler” diyebildim. Bunu duyduktan sonra bir an durdu, sonra sırıtıp gitmesi lazım olduğunu söyledi sonra tam yanımdan geçerken de “Keep up the revolution!” diyip gitti.

Bense biraz daha durdum, kitabın galiba zaten  sipariş edilmiş olabileceğinden, Zizek’in en az hangi kitaplarının sattığından, biraz da Bolano’nun 2666‘sı üzerine lak lak ettim, Ricoeur’ün The Just ve Deleuze & Guattari’nin What is Philosophy‘sini aldım. Meydana doğru yürürken de aklıma Zizek’in geçen yaz verdiği şu soru-cevap röportajın Esin’le şaka mottomuz haline gelen son kuplesini hatırladım:

Tell us a secret.

Communism will win.

2 Comments

  1. d.

    ne tatlı bir anıymış ya, ekmek üzerine sürülmüş nutella gibi. sıcak çayla.

    • belki

      kırk yılda bir dışarı çıkınca başıma ilginç bir şey gelmesi beni sevindirdi.

Leave a Reply

© 2024 Belki

Theme by Anders NorenUp ↑